RSS

Aylık arşivler: Eylül 2013

Görsel

Servet Somuncuoğlu–Erzincan

Servet Somuncuoğlu–Erzincan

 
Yorum yapın

Yazan: Eylül 6, 2013 in Fotoğrafları

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

‘Bugün bayram’ diyemedik!-Arslan TEKİN

Arka arkaya iki kıymeti yitirdik… Mustafa Miyasoğlu ve Servet Somuncuoğlu… Arada kesişen iki farklı dünyanın insanıydı ikisi de…

Mustafa Miyasoğlu ile edebiyat mahfillerinde bazen karşılaşırdık. “Kalem” sahibiydi. Şiir, roman, hikâye, deneme, makale dalında eserler verdi.

İstanbul’a geldiğimde daha birkaç yıl önce çıkmış ik romanını okumuştum:  “Kaybolmuş Günler”. Kitap beni sarmıştı. Romanın kahramanı Beşir Güner’in içindeki ruh kendisiydi.

Kitabın tanıtımında “Dünya gömlek değiştirirken, hesaplaşmanın sancısını yaşayan nesillerin hikayesidir.” deniyor. Sonra “Alternatif 68 kuşağını farklı bakış açısıyla ortaya koyar”  diye bir not da düşülmüş. Böyle “araklama”  klişe sözlerin Miyasoğlu’nun romanı için kullanılmasını yadırgadım. Çok önce okuduğum eserden hatırladığım şu: Alternatifsiz, kendi iç dünyası ve hesaplaşmasıdır Beşir Güner’in… Mustafa Miyasoğlu sadece bu romanıyla, kendisinden sonra gelen çok reklamlı, bir ayağı Avrupa’da, Amerika’da olan şişirilmiş romancıların fevkindedir. Mekânı cennet olsun.

***

Taştaki Türkleri yazmıştı:

Taştaki Türkleri keşfeden adamı da yitirdik: Servet Somuncuoğlu Hakk’a yürüdü. Somuncuoğlu, uzun yıllar TRT’nin hem radyosunda, hem kanalında çalışmıştı.  “Tarihin Büyük İhanetleri”, “Günle Gelen”, “Günün İçinden”, “Müzikli Edebiyat” ve “Yeni Bakışlar”, “Karlı Dağlardaki Sır” gibi birçok programın yapımcısıydı. Aynı zamanda senaristti: “Anadolu’yu Vatan Kılanlar”, “Tarihimize Şan Verenler” ve “Gönül Dünyamızı Aydınlatanlar”  onun senaryolarıdır.

Taşa tarih yazan Türkleri araştırdı Servet Somuncuoğlu ve çok önemli eserler ortaya çıkardı: “Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler” ve “Damgaların Göçü: Kurgan”, “Saymalıtaş Gökyüzü Atları”…

Biyografiler yazdı: “Gallemit” ,  “Adanmış Bir Ömür: Çetin Berkmen’in Anıları”.

“Gallemit” hangisi biliyor musunuz? Gezi Parkı isyanının Ankara ayağında Güven Park’ta öldürülen Ethem Sarısülük’ün babası Muzaffer Sarısülük’ün hayatı. Muzaffer Sarısülük, kendisine sıra dışı düzen kuran bir meczup.. Servet Somuncuoğlu ile askerlik arkadaşı… Dünya görüşleri uyuşmaz ama dostlukları bâki… Somuncuoğlu asker arkadaşının hayatını yazıyor.

a6

Servet Somuncuoğlu, Türk coğrafyasını da en iyi bilen isimlerdendi. Türklerin yaşadığı bütün toprakları dolaştı… Kitaplar, belge filmler yanında binlerce fotoğraf bıraktı. Dün Bursa Karacabey’e bağlı İsmetpaşa köyünde  toprağa verildi.

Allah rahmet eylesin.

***

Bugün bayramın birinci günü… Ne yazık ki, bayram sevincini yaşayamıyoruz. Türkiye’de derin kamplaşma ve bu kamplaşmanın getirdiği hınç… Gücü elinde tutanların akıl almaz uygulamaları, savrulmalar… Diğer tarafta Müslüman ülkelerde biteviye süren kanlı hesaplaşmalar ve Türkiye’ye tesirleri…
Bugüne “bayram” diyemiyoruz.

Kaynak:http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=27734

 
Yorum yapın

Yazan: Eylül 6, 2013 in Ardından Yazılanlar

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

ÇEKİLMEYEN FOTOĞRAF-Timur Kocaoğlu

Görsel

Servet Somuncuoğlu’nun doğup bugün gömüldüğü İSMETPAŞA Bursa’nın Karacabey ilçesine bağlı küçük bir köydür. 7 Ağustos 2013 Çarşamba günü bu köy olağanüstü bir kalabalıkla dolup taşmıştı. Balıkesir, Bursa, İstanbul, Ankara plakalı arabalar ve otobüsler köy meydanı, ara sokaklarında aralıksız park edilmişti. Sokaklardan insan seli akıyordu.

* Bir sokağın köşesinde kapısı açık bir avlu içi ve dışında insanlar dopdoludu. Avlunun ortasında Türk bayrağına sarılı Servet Somuncuoğlu’nun tabutu masa üstündeydi. Başında Servet’in eşi sessizce duruyor, sağ eli bayrak üstündeydi. Servet’in ablası iki koluyla tabutu kucaklamış feryat ediyordu. Servet’in kızkardeşi ablasını yatıştırmaya çalışıyor, Servet’in annesi tabutun yanındaki bir iskemleye çökmüş bitkin bir vaziyetteydi. Servet’in erkek kardeşi başsağlığı dileyenlerle kucaklaşıyor, Servet’in oğlu da babasının başında annaesinin yanında duruyordu.

* Tabut çevresindeki hanımların ağlama sesleri avluyu dolduruyordu.

* Elim belimdeki küçük kameraya gitti, ama çekmekten vazgeçtim. Bu manzarayı çekebilecek gücüm yoktu. Bu fotoğraf çekilmemeliydi. Yalnızca, bu durumu gönlüme gömdüm. 

* O sırada yanımda Servet’in sekreteri Selda Hanım belirdi: “Hocam Servet Bey 14 Ağustos’ta sizinle yapacağı toplantıyı hazırlamamı istemişti, o gün beni de size tanıştıracaktı…”

Timur, 7 Ağustos 2013

 
Yorum yapın

Yazan: Eylül 6, 2013 in Ardından Yazılanlar

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Taşların Hakanı-Servet SOMUNCUOĞLU

Hayatını Türk Dünyası’na adayan araştırmacı-gazeteci, yazar, fotoğraf sanatçısı ve TRT prodüktörü Servet Somuncuoğlu (49) aramızdan ayrıldı.

 

Servet Somuncuoğlu’nun cenazesi yarın (Çarşamba) Bursa Karacabey’de öğleden sonra kılınacak cenaze namazının ardından İsmetpaşa köyünde toprağa verilecek.Geçirdiği kalp krizi nedeniyle vefat eden  Servet Somuncuoğlu, geride Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler, Orhun Anıtları, Saymalıtaş Gökyüzü Atları, Don Kazakları gibi ünlü eserler bıraktı.

GörselTürk Edebiyatı Vakfı ise bir mesaj yayınlayarak Servet Somuncuoğlu’na Allah’tan rahmet, sevenlerine başsağlığı diledi.

Türk Edebiyatı Vakfı’nın mesajında Somuncuoğlu ve hayatını adadığı Türk dünyası çalışmaları hakkında şu bilgilere yer verildi:

TAŞTAKİ TÜRKLER’İN İZİNDE…

“Araştırmacı-gazeteci, yazar, fotoğraf sanatçısı ve TRT prodüktörü Servet Somuncuoğlu dört yıl boyuncu 6 ülkeyi dolaştı. 150 bin kilometre yol katetti. 138 gün, 65 ayrı alanda saha çalışması yaptı. Moğolistan, Rusya, Kırgızistan, Azerbaycan ve Anadolu’da taşları inceledi. Amacı yüzlerce yıllık geçmişe sahip Türklerin izlerini taşlarda sürmekti. Sibirya’da başlayıp İzmir Konaklı’da sonra eren bir hikaye okuyacaksınız şimdi.
Servet Somuncuoğlu, 2004 yılından bu yana 6 ülkeyi dağ, tepe, bayır demeden dolaştı. Dört yıllık zaman dilimi içinde 150 bin kilometre yol kat etti. 138 gün, 65 ayrı alanda saha çalışması yaptı. Moğolistan, Rusya, Kırgızistan, Azerbaycan ve Anadolu’nun taşlarından ulaşabildiklerini inceledi. Kimi zaman Orhun Vadisi’nde gün doğumuna tanıklık etti, kimi zaman Baykal Gölü kenarında soluklandı, Moğolistan’ın kıraç topraklarında geceledi. Aslında onunkisi bir merak yolculuğuydu. Sonu gelmeyen bir merak desek daha doğru olur. Çünkü onu bu yolculuğa çıkaran neden, binlerce yıllık bir kültüre sahip olan Türklerin geçmişini taşların üzerindeki kaya resimlerinde aramaktı. Amacına büyük ölçüde ulaştı, tüm gördüklerini kayıt altına aldı, fotoğrafladı ve ortaya 550 sayfalık “Sibirya’dan Anadolu’ya Taşlardaki Türkler” adını taşıyan bir çalışma çıktı. Kitabın Türk ve dünya tarihinde yeni ufukların açılmasını sağlayacağını düşünüyordu. Ona göre kaya resimleri insanlığın ortak kültür mirası, ortak bilinçaltı ve bilginin ilk izlerini taşıyor: “İlk insan da bizimki gibi düşünüyor ve bir şekilde bunu ifade ediyordu. Bu ifade edişler, yani insan düşüncesinin ilk izleri kaya resimlerinde saklıdır” şeklinde açıklıyordu amacını. Fotoğraf albümü niteliği taşıyan çalışmanın en önemli özelliği bilim adamlarına veri sağlayacak olmasıydı. Somuncuoğlu’nun üzerinde önemle durduğu konu, gezdiği 6 ülkede de resimler arasında ciddi bir benzerliğin olması. Dağ keçileri, geyikler, koç heykelleri ve süvari figürleri her bölgedeki kaya resimlerinin ortak simgeleriydi.

Mesela Erzurum Karayazı Cunni Mağarası’ndaki yön damgası Ordu Mesudiye Esatlı köyünde de vardı. Bu resim alanında görülen ‘uçan at’ figürü ise Altay dağlarındaki Kalbaktaş bölgesinde de görülüyor. Somuncuoğlu çok zor olan bu çizimin 8 bin kilometre uzakta da olmasını manidar buluyordu.
Kaya resmi alanları elbette bu kitaptakilerle sınırlı değildi. Daha ayak basılmayan Çin, Türkmenistan, Afganistan, Özbekistan, İran, Irak, Suriye, Filistin, Kosova, İskandinavya, Avrupa içleri var. Yazar, özellikle Anadolu topraklarındaki kaya resimlerine özellikle dikkat çekiyordu. Çünkü onlar henüz koruma altına alınmadı.”

SERVET SOMUNCUOĞLU’NUN KISA HAYAT HİKAYESİ

Giresunlu yazar, 1964’te Bursa’da doğdu. Arifiye Öğretmen Lisesi, Erzurum Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebilat Bölümü ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümlerinden mezun oldu. 1988-2004 yıllarında İstanbul Radyosu’nda prodüktör olarak çalıştı. Günle Gelen, Günün İçinden, Müzikli Edebiyat, Yeni Bakışlar, Türkülerle Yaşamak, Aşkın Has Bahçesinde, Tarihte Yolculuk ve Tarihin Büyük İhanetleri programlarını hazırladı. 1740-1962 arasında Türkiye’de yaşayan ve 1962’de Rusya’ya göç eden Manyas Akşehir Kazakları ve Kars Malakanları’nın göç hikayesini anlatan “Don Kazakları” ve Çetin Berkmen’le yaptığı söyleşileri topladığı “Adanmış bir Ömür” adlı iki kitabı bulunuyor. Türk dünyasının kültürel, doğa ve tarihi zenginliklerini içeren fotoğraf projeleri hazırladı. TRT’de yayınlanan Karlı Dağlardaki Sır programının yapım, yönetim ve metin yazarlığını yapan Somuncuoğlu, TRT’de prodüktör olarak çalışıyordu.

 

Kaynak:http://www.siyasetcafe.com/haber/taslarin-hakani-servet-somuncuoglu_h808.html

 
Yorum yapın

Yazan: Eylül 6, 2013 in Ardından Yazılanlar

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

O toprakta, sen zindanda, ben sürgün…-Selcan TAŞÇI

12

Ömrünü bir “göç”ü belgelemeye vakfetmiş birinin “göç”ü üzerine yazmak zor…

Kaldı ki Servet Abi,  “kişisel hikayeler”e pirim veren biri değildi;

“Hikayeler kişiye özeldir… Biz hiçbir şekilde hikayemizi anlatmadık sadece ortaya konan keşfi dile getirmeye çalışıyoruz…”  derdi.

Elbette bozkırlarda,  “Türk’ün doğal mabedi” dediği dağlarda, daracık bir patikası dahi bulunmayan, adım atmanın dahi güç olduğu sahalarda onunla yol arkadaşlığı yapanlar dinlemeye doyulmaz hatıralar biriktirmişlerdir ama ‘Ne kaldı geriye’ derseniz;

Servet Abi “bilimsel gerçekler”  bıraktı ardında.

“Fırtınalar”a takılıp kalmadan “gemiyi limana ulaştırabilmeye” odaklandı;

Ve o gemi; şu son çıktığı sefer hariç hep geri döndü, keşiflerini sunmak üzere insanlığa.

Günışığına çıkardı son önemli  “tarihi gerçeklik”lerden biri Ankara Güdül’deki kaya resimleri ve Türk yazıtlarıydı.
Başkentin sadece 80 km. uzağında bulunan ve Anadolu tarihini farklı kimliklerle tanımlayanların bütün tezlerini çürüten bu alanın  “keşfi” için “bugüne ve bana kalmamalıydı” demişti.

Ama iyi ki ona kaldı.

Ondan başka kimse 1122 rakımlı Asmalıyatak’ta, “resim yapmanın imkansız” olduğu o kayadaki  “kurt panosu” nu öyle resimleyemezdi. Bilim dünyasının tartışmasız “kimlik belgesi” saydığı mezarlarda, Anadolu’nun meçhul kalmış binlerce yıllık kurganlarında iz sürüp, bu coğrafyaya vurulmuş “medeniyet mührü”nün Türk’e ait olduğunu kanıtlayamazdı; kanıtlamak için bu denli özveriyle çalışamazdı.

Ota Asya’da Türk Kültür Tarihi’ne dair kaydedilen ne varsa hepsinin karşılığını buldu Servet Abi Anadolu’da; hem de  “Türkler henüz Ötüken’deydi, buralara gelmemişti bile” denilen zamanlara tarihliydi her biri.
Bu, kıymet bilene  “ilmi bir devrim” dir!

Yusuf Halaçoğlu, Ahmet Taşağıl, Şükrü Haluk Akalın, Yaşar Çoruhlu gibi alanlarının zirve isimleri Servet Abi’nin  “keşfettiği” bu belgelere dayanarak Anadolu tarihinin yeniden yazılması gerektiğinde birleşmiştir!

Dilerim Servet Abi’nin “Ortaya konulacak gerçekten bizim korkmamız için hiçbir sebep yoktur. Öyleyse sözümüzü söylemekten niçin çekinelim” çıkışı miras kabul edilir;

Ve kısa bir ömre sığdırılan dev eserler nihai yaratılış hedefine eriştirilir…

 

Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=27733

 
Yorum yapın

Yazan: Eylül 6, 2013 in Ardından Yazılanlar

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

SERVET SOMUNCUOĞLU’NUN ANISINA…-Zafer Karatay

SERVET SOMUNCUOĞLU’NUN ANISINA…

BELGESEL YAPMAK GÖNÜL İŞİDİR. 
KALPLE YAPILIR BU İŞ. 
HİSSETMENİZİ, AĞLAMANIZI, ÜZÜLMENİZİ, GÜLMENİZİ, SEVİNMENİZİ, HEYECANLANMANIZİ, İNSANLARA ANLATACAK YENİ ŞEYLER İÇİN UMUTLANMANIZİ, ZAMAN ZAMAN COŞMANIZI GEREKTİRİR. 
Görsel
ÇELEBİ MİSALİ KAYDETTİKLERİNİZİ İNSANLARA AKTARMAK İÇİN YANAR TUTUŞUR, SABIRSIZLANIRSINIZ.

ÇOK ÇALIŞIR VE YİNE ÇOK ÇALIŞIRSINIZ.

BENLİĞİNİZ BELGESELLERİN İÇİNE GİRER, ORADA YAŞAR.

KENDİNİZE PEK ZAMAN AYIRMAZSINIZ. 

BAŞKALARI ALDIKLARI YENİ ARABALARLA YA DA GİYSİLERLE HAVA ATAR, SİZ DE MANEVİ İDEALLARİNİZLE. 

BELGESELCİ DİNLENMEZ YENİ PROJELERE YELKEN AÇAR. KALP BU KADAR HAREKETE DAYANIR MI? 

DAYANMADI İŞTE…

SERVET SOMUNCUOĞLU YÜREĞİYLE YAŞADI VE YÜREĞİNİN DUR DEDİĞİ YERDE DURDU. 

AMA RUHU VE KALBİ ORTA ASYA DAĞLARINDA, SIBİR ÇÖLLERİNDE, ANADOLU’DA DOLAŞMAYA DEVAM EDECEK.

BOŞA GEÇMEDİ HAYATI….

UĞRUNA ÖMRÜNÜ ADADIĞI YENİ BELGELER VE BİLGİLER DOLU BELGESELLERLE ADINDAN YILLARCA SÖZ ETTİRECEK. 

İNSANLARA BİR ŞEYLER ÖĞRETMEYE DEVAM EDECEK ESERLERİ….

ALLAH RAZI OLSUN ONDAN….

İDEALLERİ İÇİN YAŞADI VE İDEALLERİ UĞRUNA ÖLDÜ.

YÜREĞİMİZ O KADAR KEDERLİ Kİ ONUN İÇİN.

ALLAH RAHMET EYLESİN……

 
Yorum yapın

Yazan: Eylül 6, 2013 in Ardından Yazılanlar

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Selda Serin (Servet Bey’in asistanı)

Yurekler daglandi, Samsun, Erzurum, Corum, Denizli, Ankara, Canakkale, Tum yurt akti Karacabey’e, tekbir sesleri göge yükseldi…Mogolistanin mavi gögü çöktü, bozkırın rüzgari esti… Yagız yer, ata ruhlarimiza kavusturdu, Kam’i, çelebiyi, bilgeyi, kagani, agabeyimi, üstadimi, ustami, hocami… Allah hepimize sabirlar versin…Görsel

 
Yorum yapın

Yazan: Eylül 6, 2013 in Ardından Yazılanlar

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

‘Taştaki Türkler’ öksüz kaldı-M. Kemal SALLI

666

 

YALNIZ TÜRKLER DEĞİL, İNSANLIK “SERVET”İNİ YİTİRDİ

Servet Somuncuoğlu’nun Türk tarihine, insanlık tarihine kazandırdığı benzersiz , paha biçilemez değerdeki servetin kıymeti, sağlığında maalesef anlaşılamadı.  Türkistan coğrafyasının binlerce metre yükseklikteki karlı buzlu yaylalarının kayalarına nakşedilmiş, 12-15 bin yıl öncesine tarihlenen, insanlık tarihinin en eski mesajlarını görüntüledi, getirdi bilim adamlarının önüne koydu, “aferin” bile diyen olmadı. Onca fedakarlığa katlanarak insanlığa armağan ettiği o benzersiz kitaplarına gösterdiğimiz ilgisizliği anlatabilmek mümkün değil.
Kayalara kazınmış ideogramların, resim yazıların ve tamgaların, seslerin işareti olan harflere dönüşme sürecini, çektiği fotoğraf ve filmlerle gün ışığına çıkaran Servet Somuncuoğlu’nun  adını insanlık,  birgün altın harflerle yazacaktır.

Çünkü, onun binbir fedakarlığa katlanarak, sağlığını riske ederek ortaya koyduğu belgeler, belgeseller, kitaplar insanlığın karlı dağların zirvelerinde donup kalmış 15 bin yıllık tarihini aydınlatacaktır. İnsanlığa paha biçilemez değerde bir servet kazandıran “Servet”in değeri o zaman çok daha iyi anlaşılacaktır.

Ön-Türk tarihinin,  binlerce metre yükseklikteki karlı buzlu, kuş uçmaz kerven geçmez  yaylalarında kayalara nakşedilmiş en eski yazılı belgelerini çektiği fotoğraflarla, yaptığı belgesellerle gün yüzüne çıkaran, insanlığa armağan eden bir idealist insandı. Yalnız Türkistan coğrafyasında değil, Altay Dağları’ndan İskandinavya yaylalarına, hatta Kanada’ya uzanan çok geniş bir coğrafyada yaptığı çekimlerle ortaya koyduğu eserler, yalnız Türk Tarihi açısından değil, insanlık tarihi açısından da eşsiz, çok önemli belgelerdir.

Servet Somuncuoğlu’nun Türk tarihine, insanlık tarihine kazandırdığı benzersiz , paha biçilemez değerdeki servetin kıymeti, sağlığında maalesef anlaşılamadı.  Binlerce metre yükseklikteki karlı buzlu yaylaların kayalarına nakşedilmiş insanlık tarihinin en eski mesajlarını, ideogramların, resim yazıların ve tamgaların, seslerin işareti olan harflere dönüşme sürecini, çektiği fotoğraf ve filmlerle gün ışığına çıkaran Servet Somuncuoğlu’nun  adını insanlık,  birgün altın harflerle yazacaktır.

Çünkü, onun binbir fedakarlığa katlanarak, sağlığını riske ederek ortaya koyduğu belgeler ve belgeseller,  insanlığın karlı dağların zirvelerinde donup kalmış 15 bin yıllık tarihini aydınlatacaktır. İnsanlığa paha biçilemez değerde bir servet kazandıran “Servet”in değeri o zaman çok daha iyi anlaşılacaktır. .

Karlı Dağlardaki Sır, Taştaki Türkler, Damgaların Göçü: Kurgan, Saymalıtaş Gökyüzü Atları, Mavi Gök İle Yağız Arasında Orhun Abideleri (10 Poster), Gallemit, Don Kazakları, Adanmış Bir Ömür: Çetin Berkmen gibi eserleri olan Servet Somuncuoğlu, bir söyleşisinde, “Türk Tarihi’nin arkaik dönemine yolculuklarımız, benim yedi yıldır aralıksız hayat biçimim oldu. Kanada dahil, yaklaşık 12 ülkede çalıştım. Baykal Gölü kıyılarından Macaristan’a uzanan yolculuklar oldu bu yedi yılda. Bu yolculuklar sonunda anladım ki, Türk tarihinin arkaik dönem belgelerini maalesef bilmiyoruz” demişti.

Servet Somuncuoğlu TRT’nin radyo ve televizyon kanallarında uzun süre programcı olarak görev yapmıştı. “Günün içinden”, “Günle gelen”, “Tarihin Büyük İhanetleri”, “Yeni Bakışlar”, “Müzikli Edebiyat” onun hayat verdiği programlardı.

Günün birinde “Karlı Dağlardaki Sır”ın peşine düştü.. Ömrünü insanlık tarihinin üstüne serilmiş binlerce yıllık sır perdesini kaldırmaya adayan Servet Somuncuoğlu, son olarak Gürcistan dağlarında çekimler yapmıştı. Gürcistan’da Türk tarihi ile ilgili çok ilginç belgelere rastladığını söylüyordu.

İnsanlık da, yabancı tarih uzmanları da Servet’in insanlığa bıraktığı paha biçilmez  “servet”in mutlaka farkındalar, ama “Bu tarihi mirası belki kendimize maledebiliriz” düşüncesi ile şimdilik görmezden gelmeyi tercih ediyorlar. Çünkü, 12-15 bin yıl öncesine tarihlenen kaya resimlerindeki tamgalar, seslerin işareti olan harflere dönüşünceye kadar, Asya içlerindeki yaylalardan Anadolu yaylalarına, hatta İskandinavya’ya uzanan engin coğrafyadaki bütün yaylalarda Türklerle birlikte dolanıp durmuş. Kaya resimlerine eşlik eden tamgalar öylesine Türk ki, bunları bir başka kültüre bağlamak mümkün olmuyor.

Türk Dünyası’nın yılmaz araştırmacısına, Türk coğrafyasının milyonlarca kilometrekaresini adım adım dolaşarak insanlığa çok değerli bir servet bırakan “Servet”imize Allah’tan rahmet, ailesine ve tüm Türk Dünyası’na başsağlığı diliyoruz.

(Aşağıda, rahmetli Somuncuoğlu’nun sağlığında yazdığımız bir yazımızı paylaşıyoruz)

11
“TAŞTAKİ TÜRKLER”

ORTA ASYA’DAN İSKANDİNAVYA’YA UZANAN COĞRAFYANIN YAYLALARINDA, BİNLERCE YIL ÖNCESİNE TARİHLENEN  KAYALAR ÜZERİNDE YÜZBİNLERCE BENZER FİGÜRLERLE, BENZER TAMGALARLA YAZILMIŞ, ANLAMLARI HALA TARTIŞILAN MESAJLAR VAR.
SERVET SOMUNCUOĞLU, YEDİ YIL BOYUNCA 12 ÜLKE, MİLYONLARCA KİLOMETREKARELİK  ENGİN BİR COĞRAFYANIN EN BAKİR ALANLARINI DOLAŞTI, BİNLERCE FOTOĞRAF ÇEKTİ.

İNSANLIĞIN ORTAK KÜLTÜR MİRASI, ORTAK BİLİNÇALTI VE BİLGİNİN İLK İZLERİ, SERMET SOMUNCUOĞLU’NUN İNSANÜSTÜ ÇALIŞMALARI SAYESİNDE, “SİBİRYA’DAN ANADOLU’YA TAŞTAKİ TÜRKLER” KİTABINDA EBEDİYEN KORUMA ALTINA ALINMIŞ OLDU.

Kazım Mirşan, yıllardır, binlerce yıllık kayıp tarihimizin en sağlam belgeleri olan kaya resimlerinin önemini belirtiyor, bunların belgelenmesi gerektiğini söylüyordu. Kayalara kazınmış bu resimler, bu tamgalar yalnız Türk tarihi açısından değil, insanlık tarihi açısından da çok önemli balgelerdi. İnsanlığın karanlıkta bırakılmış binlerce yıllık tarihini aydınlatabilmek bu belgeler sayesinde mümkün olabilecekti.  
Kazım Mirşan’ın bu düşünü gerçekleştirmek Servet Somuncuoğlu’na nasip oldu. Somuncuoğlu, kimsenin kolay kolay göze alamayacağı bir zorlu görevi üstlendi ve Sibirya’dan Anadolu’ya, hatta İskandinavya’ya uzanan engin coğrafyanın yaylalarındaki kayalara kazınmış binlerce yıllık insanlık mirasının izlerini fotoğrafladı, filme çekti.. Servet Somuncuoğlu, kuş uçmaz kervan geçmez yaylalarda gizlenmiş olan insanlığın bu kıymetli mirasını, TRT’de yayınlanan “Karlı Dağlardaki Sır” adlı belgeseliyle gözler önüne serdi. 
Servet Somuncuoğlu bu zorlu araştırması sırasında çektiği binlerce fotoğraftan yaptığı seçmelerle ortaya bir benzersiz anıt eser koydu: “Sibirya’dan Anadolu’ya TAŞTAKİ TÜRKLER”. Türk kozmolojisinin kökenlerini belgeleyen bu benzersiz eserin, kaya resimlerinden alfabeye uzanan enaz 10 bin yıllık sürecin izlerinin belgelenmesinde emeği geçenleri de unutmamak gerekir. Başta Kazım Mirşan olmak  üzere, Bursalı işadamlarını bu konuda destek vermeye ikna eden Turgay Tüfekçioğlu’na, Yaşar Canca’ya, Mustafa Can’a, Prof. Ahmet Taşağıl’a ve “Taştaki Türkler”in  hayata geçirilmesinde maddi ve manevi desteğini esirgemeyen A-Z YAPI Yönetim Kurulu üyeleri Cevdet Erdem ve Ali Coşkun’a Türk Dünyası adına, insanlık adına teşekkür etmek isteriz.

Binlerce yıl öncesine tarihlenen ortak kodları ortaya konulan bu kaya resimlerinin, anlamları gerektiği gibi çözüldükçe, taşlardaki bu Türk izlerinin tarihimiz açısından önemi daha iyi anlaşılacaktır. “TAŞTAKİ TÜRKLER”, herşeyden önce, Anadolu’nun 1071’den çok önceleri de bir Türk yurdu olduğu kesin olarak ortaya koymuştur. “Sibirya’dan Anadolu’ya TAŞTAKİ TÜRKLER”, Anadolu coğrafyasını etnik eksende dilimlemeye çalışanların, ne kadar temelsiz ve tutarsız olduklarının en sağlam belgesidir. Çin Denizi’nden Baltık Denizi’ne uzanan geniş coğrafyadaki yaylalarda gizlenmiş kaya resimlerinin anlamları çözülecek, bunların Mısır hiyegrolifleriyle bağları aydınlatılacak, Orhun ve Yenisey alfabelerin kökeni olan ÖnTürk tamgaları oldukları kabul edilecek ve dünya tarihi ister istemez yeniden yazılmak zorunda kalınacaktır. 
   İnsanlığa böylesine öneml bir kaynak eser kazandıran Servet Somuncuoğlu, kitabın tanıtımıyla ilgili bir yazısında şöyle diyor:
”Yaklaşık dört yıllık bir zaman içinde 150 bin kilometre ve 138 gün saha çalışması ile ortaya çıkan bu kitapta sahalardan örneklemeler yapılmıştır. Kırgızistan’daki Saymalıtaş kaya resmi alanından mevcut olan yüz bin resmin tamamı için ciltler dolusu kitap yapılabilir. Kazakistan’daki Tamgalı Say, Altay- Tuva- Hakasya bölgesindeki kaya resmi alanları ve Abakan, Minusinsk, Kızıl müzelerindeki buluntulardan ciltler dolusu albümler çıkar. Biz bu kitapta belirgin resimleri örneklemeye çalıştık. Yine de düşündüğümüz hacmin çok üzerinde bir kitap ortaya çıktı.
Bugüne kadar ihmal edilen Anadolu kaya resmi alanlarına da özel dikkat çekmek gerekiyor. Henüz koruma altına alınmamış alanların bir an önce özel koruma bölgesi ilan edilmesi gerekiyor. Ulaşılması çok zor alanlar dışında kalan alanlarda maalesef ki insan eliyle yapılan tahribatlar had safhada, özellikle de kaya resimleri üzerine yazılan duvar yazıları, iç acıtıcı boyutlarda.    Kime ait olduğu konusunda devam edip giden tartışmalar bir yana kalsın, bu alanlar bütün insanlığın ortak kültür mirası, ortak bilinçaltı ve bilginin ilk izlerini taşıyorlar.

Küçük de olsa, birkaç adımla, bu izlerin bir kısmını tahrip olmadan tespit etmiş olduk bu çalışma ile.
Kaya resmi alanlarındaki çizilmiş figürlerin tek tek yorumlanması ise başka bir çalışma alanı. Resimler hakkında genel olarak bilgimiz oluştu, ortak kodları gördük. Kitapta her resmin altına bilgi yazmayı uygun görmedik, karşılaştırmalı olarak bakıldığında resimler ortak bir dili ve ifade ediş tarzını anlatıyor zaten. Bu resimlerin tarihlenmesi ve tek tek çözümlenmesi ise ayrı bir uzmanlık alanıdır. Bizim ısrarla üzerinde durduğumuz konu, resimler arasındaki benzerliklerdir.”

Servet Somuncuoğlu’nun “Taştaki Türkler” kitabıyla anıtlaşan Sibirya’dan Anadolu’ya uzanan yaylalardaki kayalara nakşedilmiş petroglifler, 10-15 bin yıl öncesine tarihleniyor. Tarihçiler, insanlığın resimden piktographa (Eski Mısır’da olduğu gibi harf yerine geçen resimli tek işaret), piktograma (stilize resim), ideograma (doğrudan fikri anlatan işaret), oradan da phonograma (bir harf, hece ya da sesi gösteren işaret), en sonra da harfe (dildeki bir sesi gösteren işaret) geçtiklerini belirtiyorlar. Bilimadamları, petrogliften alfabeye geçebilmek için enaz 10 bin yıllık bir sürecin gerekli olduğunu belirtiyorlar. Bu bilimsel veriye dayanarak, yalnız Türklerin değil, insanlığın enazından 10 bin yıllık kayıp mirası söz konsudur.  
Bu hazinenin kilidi, Orta Asya kökenli, bütün Türk lehçelerini konuşabilen, Almanya’da mühendislik tahsil etmiş olan değerli araştırmacı KAZIM MİRŞAN tarafından açılmıştır.
Kazım Mirşan, 1962’den bu yana sürdürdüğü araştırmalar sonucunda insanlığın ve Türklüğün kayıp mirası olan Türük Bil belgelerini okumuş, bu konuda 48 kitap yazmış ve  bu belgelerin ışığı altında, binlerce yıl öncesinde üstün bir uygarlık yaratan, insanlığa yazmayı öğreten Ön Türk uygarlığını aydınlatmıştır.

İLK YAZI, RESİM VE TAMGALARLA BAŞLADI
Kazım Mirşan,  Tamgalı Say’daki yazılı kayaların tarihimiz açısından önemini şöyle vurgulamakta:
”Benim tespit edebildiğim kadarı ile, tarihin en eski yazısı burada, Kazakistan”ın Yedisu bölgesindeki Tamgalı Say”daki resimlerdir. İlk yazı bu şekilde başladı. Bu resimler arasında ilk Türk harfleri de var. Taşlara çizilen resimlerin tarihini belirleme imkanı yok. Musabayev 10 bin yıl olarak tahmin ediyor. Bana göre ise bunlar en az 35 bin yıl öncesine ait!
Medeniyetimiz Tamgalı Say”da başlamış.
(…)Portekiz”de, Fransa”da da var bu tür yazıtlar; hepsi Türkçe. Onların karbon testi yapılabilmiş. 28 bin yıllık oldukları tespit ediliyor. Tamgalı Say”daki resimlerle, yani ”ilk yazılar”la benzerlikleri var, ama dil bilimi açısından Tamgalı Say”dakilerin daha eski olduğu anlaşılıyor. Buradaki kültürün, Fransa”ya kadar ulaşması için binlerce yıl gerekir, bu itibarla 35 bin yıl diyorum. Mısır yazıtları da Türkçe”dir…
Altın elbiseli adamla birlikte bulunan tastaki yazı Türkçe”dir. 
Başkurdistan”da Şölgentaş Mağarası”nda 16 bin yıllık Türk damgaları var. Bu tarih, karbon testi ile belirlendi ve kesindir.”

SERVET SOMUNCUOĞLU’NUN KİTAPLARINI ALMAK İSTEYENLER

Servet Somuncuoğlu’nun “Taştaki Türkler”deki ve diğer kitaplarında yayınladığı fotoğraflara digital ortamda ulaşmak için http://www.diabanktmc.com adresine başvurmak gerekiyor.
Servet Somuncuoğlu’nun kitaplarını piyasada bulmak biraz zor. Bu değerli kitapları, posterleri almak isteyenler servetsomuncuoglu@yahoo.com adresine sipariş vererek alabilirler.

 

Kaynak: http://www.oncevatan.com.tr/%E2%80%98tastaki-turkler-oksuz-kaldi-makale,29970.html

 
Yorum yapın

Yazan: Eylül 6, 2013 in Ardından Yazılanlar

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Servet Somuncuoğlu-Muazzez İlmiye Çığ

Görsel

6 Ağustos 2013. Sevgili Servet Somuncuoğlu’nun ölümünün kırkıncı günü, mevlut okunacakmış ruhuna. Şad olsun ruhu. Haber için teşekkür ederim Lale Gürman’a, onun ölüm haberini de kendisinden almıştım. Mevlüt haberi, ölümünü duyduğumdan beri yazmak istediğim birkaç satırı yazmama bir neden oldu.

Servet Somuncuoğlu’nun bu ani ve genç yaşında aramızdan ayrılması beni son derece üzdü, hep ben onun yerine gidebilseydim, dedim ve demekteyim. Ne yazık ki, bu dev araştırma insanımızın kaybı, üniversiteler camiasında, bilim dünyasında hiç yankı yapmadı zannediyorum. Halbuki ne kadar ses çıkarması gerekliydi.

Servet Somuncuoğlu ile son olarak bu yıl ilkbaharda Yedi Tepe Üniversitesinde konuşma yapmıştık, ne kadar da iyi olmuştu. Bana da son kitabı “Damgaların göçü, Kurgan, Ankara Güdül Kaya Resimleri” isimli kitabını getirmişti. Kendisini şükranla, sevgi ile anıyorum. O yaptığı bu muazzam işler karşısında öyle alçak günüllü idi ki.

Somuncuoğlu, Asya topraklarında binlerce kilometreler giderek, çıkılması çok zor yüksek dağlara tırmanarak atalarımızın binlerce yıl önce kayalar üzerine yaptıkları resimleri bulmuş, onların fotoğraflarını çekerek kitaplarda bize tanıtmıştır. Böylece Türk tarihi, Türk kültürü araştırmalarına yepyeni bir yol açmıştır. Bu kaya resimlerinin Asya’nın en uzak ve yüksek dağlarından Anadolu’nun en batısına kadar geldiğini görüyor, Türklerin ayak izlerinin Andolu’da ne kadar eski zamandan beri var olduğunu anlıyoruz. Bu resimlerden bazılarnın arasında zamanımıza kadar gelmiş Türk damgalarının bulunması, onların Türkler tarafından yapıldıklarını gösteriyordu. Türkler bu kaya resimleri yapanlara çızıklar, çızganlar demiş. Kazakistan’da halkın ziyaret ettiği çızıkcıların piri olarak kabul edilen “çızgan Ata” mezarı- kurganı bulunuyor. Bu mezarın etrafı bütün kaya resimleriyle dolu imiş.

Somuncuoğlu daha çok yapacak işi olduğundan söz ediyordu. Ne yazık ki, hepsi kaldı. Şimdi bütün arzum, kendisi ile çalışanlardan bazılarının onun bu çalışmalarını sürdürebilmeleri.

Aramızdan çok erken ayrılarak bizleri büyük üzüntüde bırakan sevgili Servet Somuncuoğlu’na Tanrıdan rahmet, geride bıraktığı sevdiklerine sabırlar dilerim.

Muazzez İlmiye Çığ

 
Yorum yapın

Yazan: Eylül 6, 2013 in Ardından Yazılanlar

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Taşlardaki Türkler Yetim kaldı

TRT prodüktörü, Türk dünyasına dair çalışmalarıyla tanınan fotoğrafçı, araştırmacı, yazar ve belgeselci, TRT prodüktörü Servet Somuncuoğlu’nu hayatını kaybetti.

3

1964’te Bursa’da doğan Somuncuoğlu, Atatürk Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı ile İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümlerini bitirdi.

1988 yılından bu yana TRT için hazırladığı yapımlarla hafızalarda yer etti.

TRT Radyolarında yayınlanan, Günle Gelen, Günün İçinden, Müzikli Edebiyat, Yeni Bakışlar, Türkülerle Yaşamak, Aşkın Has Bahçesinde, Tarihte Yolculuk ve Tarihin Büyük İhanetleri hâlâ dinleyenlerin belleğinde yer alır

Türk kültürünün izlerini sürdü; Rusya, Çin, Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Kosova, Macaristan, Avusturya, Kanada, Brezilya, Hollanda’da araştırmalar yaptı.

Fotoğraf makinesi hep yanında, gözü hep vizörde, parmağı hep deklanşördeydi.

Kitapları: “Gallemint”, “Don Kazakları”, “Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler”, “Orhun Anıtları”, “Saymalıtaş Gökyüzü Atları”, “Damgaların Göçü: Kurgan (Ankara Güdül Kaya Resimleri).

Yapım, yöneticiliğini yaptığı  ve metinlerini yazdığı belgeseller: “Karlı Dağlardaki Sır”, “Zamana Karşı – Kazdağı Koşuburnu Türkmenleri”,  “Damgaların Göçü”,  “Altın Elbiseli Adam”, “Tamgalar Dengiz”,

Somuncuoğlu’nun cenazesi, yarın (08 Ağustos 2013)  Bursa/Karacabey’de öğleyin kılınacak cenaze namazının ardından İsmetpaşa köyünde toprağa verilecek.

****************

KIYMETLİ ÜYELER,

Grubumuz üyesi, TRT İstanbul Televizyonu mensubu Türkolog, Belgeselci arkadaşımız Servet Somuncuoğlu gece saat 03.30 ‘ da Hakk’a yürüdü. Servet Bey’in kardeşinden ve asistanı [Selda SERİN’İN cep tel.0553 5064582.] aldığımız bilgiye göre yarın öğle namazına müteakip Bursa Karacabey İsmet Paşa Köyü mezarlığında defnedilecektir. Mekânı uçmağ olsun. Cenab-ı Hak merhameti ile muamele eylesin. Türklük bilgisi grubu olarak merhum arkadaşımızın ailesine, sevenlerine sabırlar diliyoruz.

Çok yoğun bir tempoyla çalışıyordu. En son dün saat 17.00 ‘da görüşmüştük. Kendisini Elginkan Vakfı’nın “Türk Kültürüne Hizmet Ödülüne” enstitü olarak aday göstermiştik. Bunu kendisiyle paylaştık. Nereden bilebilirdik ki?

Beşer idraki varoluşun künhünü kavramaya yeterli olmadığı için oluşu, tecelliyi bir mantık silsilesi, sebep sonuç düzenliliği içerisinde kavramak ister. Ondandır ki bu tür elim olaylarda hep bir sebep ararız.

Servet arkadaşımız durup dinlenmeksizin çalışıyordu, en son Ağustos ayının sonunda Karadeniz Belgeselini çekecekti, Dursun Yıldım Bey hocamız, Orhan Kemal Bey, hep beraber olacaktık.

10 gün önce Gürcistan saha araştırmasından dönüşünde Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü’nde sohbet etmiştik. Gürcistan haritası üzerinde gezdiği güzergahı ve verilerini Prof. Dr. Guilia Alasania hanımın çevirdiğimiz ve yayına hazırladığımız kitabındaki verilerle heyecanla mukayese ettik. Borçalı’dan konuştuk.

Dünya da böyle bir şey işte!

Şimdi hatırlıyorum, hep acele ediyordu daha önce birkaç kez daha tekrar ettiği çok az zamanımız var sözünü tekrar etmişti.

Bundan sonra belgeselcilikte koyduğu bayrağı değerli ekip arkadaşlarının daha yukarılara taşımasını diliyoruz.

Servet bey saha araştırmaları ile elde ettiği veriler Türk Mitolojisi ve İkonografisi, Türk Eskiçağı araştırmalarına çok önemli katkılar sağlayacak niteliktedir. Ortaya koyduğu malzemenin değeri ileride daha iyi anlaşılacaktır. Bir görev adamı olarak çalıştı. Olmayan kıt imkânları seferber ederek bir hizmet eri olarak çalıştı.

Kendisini Enstitü olarak Türk Kültürüne Hizmet Ödülüne aday gösterdiğim raporun sonuç kısmını sizlerle paylaşıyorum:

Servet Somuncuoğlu bu çalışmaları gerçekleştirirken kamu kaynaklarından ziyade kendi özel imkanlarını Türk kültürün hizmetine adayan değerli bir araştırmacıdır. Eserleri ve çalışmaları Türkoloji çalışmalarına yeni bir bakış açısı getirmiştir. Ufuk açacak niteliktedir. Türk kültürünün en eski çağlarının yeni baştan ele alınarak incelenmesini ve yazılmasını gerektirecek nitelikte tespitler ortaya koymuştur. Türk kültürünün geniş kitleler tarafından tanınması ve sevilmesi, Türklük biliminin popüler medya mecralarında yankı bulmasına önemli katkılar sağlamıştır. Bu sayededir ki Türk kültürüne ait konular NTV, Hürriyet, Atlas gibi prestijli ve geniş medya mecralarında gündeme gelebilmiştir. Somuncuoğlu’nun bu çalışmaları bütün kesimlerce geniş bir ilgi ve takdir görmektedir.

Bu açıdan Servet Somuncuoğlu’nun Türk Kültürüne Hizmet Ödülünü alması “marifetin iltifata tabi olduğu”  ilkesi gereğince teşvik edici bir tutum , bir  kadirşinaslık örneği olacaktır.

Yüksek heyetinize saygı ile arz ederim”

Son meclis-i câm olduğunu anlayamadık.

“Evvel giden ahbaba selam olsun erenler”

Kardeşim, hatıran kalbimizin en  müstesna köşesinde  “bezm-i ezelde tekrar mülâki oluncaya dek yaşayacaktır.”

Prof. Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Karadeniz Teknik Üniversitesi

Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Müdürü 61080 TRABZON

******************

Merhaba,

Normal bir insanın hayal bile edemeyeceği işleri ömrünün baharında gerçekleştiren, Türk milletinin yiğit evladı Servet SOMUNCUOĞLU’nu kaybettiğimizi öğrendim.Projelerini başarıyla gerçekleştiren, ‘laf’ adamı değil ‘iş’ adamı, Türklük aşıkı idi.Türk alemiyle ilgili büyük ülküleri olan bir ‘yiğit’ti.

Türk kimliğinin ‘birileri’ tarafından güya örselenmeye (!) çalışıldığı günümüzde,  yaptıklarıyla bizlere örnek olabilecek birisidir. Türk milleti tarafından hizmetlerinin hiç bir zaman unutulmaması en büyük dileğimdir.

Rahmet ve merhamet ayı Ramazan’da ve özellikle bu ayın son günlerinde Hakk’a yürümüş olması da, bizler için ayrı bir teselli kaynağıdır…

Mekânı cennet olsun! Allah rahmet eylesin!

Prof. Dr. İsmail GÖRKEM

Erciyes Üniversitesi, KAYSERİ

NOT: Bu ‘dar’ ve ‘sıkıntılı’ günlerimizde Servet Beyin sözlerinin yüreğimize su serpeceğine inanıyorum. Özellikle gençler, aşağıdaki linkleri tıklayarak, Servet Beye ait görselleri izleyebilirler

Kaynak:http://www.haberakademi.net/2012/haberoku.aspx?hbr=16996

 
Yorum yapın

Yazan: Eylül 6, 2013 in Ardından Yazılanlar

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,